Bu başlık altında stüdyoda ya yönetmenlik yaparken ya da mikrofon başında bir şekilde beraber çalışma şansı yakaladığım büyüklerime ve arkadaşlarıma yer vermek istedim. Fotoğraflarının yanında belki birkaç küçük cümleyle kendi tarihime not düşmek için…
Ancak bilen bilir öyle her ânını fotoğraflayan biri değilim. Birçok güzel an sadece zihnimde ne yazık ki. Hatta bir kısmı, hatırlatan olmayınca artık orada da değil. Dublajında yer aldığım dizi ve filmlerin çoğunu ‘kim seslendirdi‘ ya da ‘seslendirme kadroları‘ gibi siteler olmasa (ki bu vesile ile mesleğimize gösterdikleri ilgi ve katkılar için çok teşekkür ederim) anımsamam mümkün değil. Dolayısıyla işlerim kadar bazı karşılaşmaların da arşivini tutmakta iyi değilim. Daha doğrusu zamanlaması kötü bir umursama hâli içindeyim sanırım. Bu sadece sonradan geçmişe bakmakla ilgili değil, o ânı yaşarken de yeterince sevgimi, minnetimi iletemediğimi düşündüğüm bir eksiklik hissi. Belki de iyiden iyiye yaşlanıyor ve kaybettiklerime daha çok hayıflanıyorum…
Stüdyodan anılar deyince artık önce kızım Ela ile olanlar aklıma geliyor. Eskiye dair çok güzel ve büyük öneme sahip tanışmalarım ve çalışmalarım olsa da henüz 4 yaşında mikrofonda konuşmaya başlayan kuzucuğum tahmin ederseniz ki listenin başında. Onu sürekli stüdyolara getirmiyorum. Periyodik ve devamlılığı olan işlerden ziyade bazı reklam, film ve oyun gibi çoğunlukla başladığı gün biten kayıtlarda yer alıyor. Sadece benimle değil zaman zaman başka yönetmenlerle de çalışıyor. Böylece mesleğin adabı, disiplini, usulü, sosyal iletişim gibi konuların yanı sıra Türkçeyi doğru kullanmayı ya da sesinin yelpazesini genişletmeyi de öğrenmiş oluyor. İlerde bu işi yapar mı bilmiyorum ama şu ana kadar yaptıklarının yetişkinliğinde yapacağı işlere mutlaka katkısı olacaktır diye inanıyorum.

Bu fotoğraf 2021 yılından. Şimdilerde benzer rolleri seslendirirken sesini hayli küçültmesi gerekiyor… daha nice kayıtlara…
fotoğraflayamadıklarım:
Çocukluğumdan beri seslerini bildiğim, sıra dışı bulduğum, mikrofon başına geçip bu işi merak etmeme ve başlamama neden olan, mesleğimin ilk yıllarında da örnek alıp öykündüğüm, gıyaben de olsa bana çok şey öğreten, kendi yerimi bulmama yol açan ustalarım. Ne güzel ki bir kısmıyla sonradan tanışma, sohbet etme hatta uzun süreler çalışma imkanı bulabildim.
Öncelikle Hayri Küçükdeniz‘den başlamak istiyorum. Zaten daha radyo zamanında onun sesinden bir sürü içerik yayımlardık. O zamanlar kasetlere kaydedilmiş sesini, biz de tıpkı dinleyiciler gibi hatta daha büyük bir hassasiyetle radyo stüdyosuna geçer, can kulağıyla dinlerdik. Bizim için özellikle telaffuz ve vurgu konularında dayanak noktalarımızdan biriydi. İstanbul’a gelip de dublaj yapmaya başladığımda yol arkadaşım Yavuz’la henüz izleğimizi belirleyemediğimiz ve desteğe ihtiyaç duyduğumuz bir anda bizi evine davet etmiş ve ikramda bulunmuştu. Onunla ilgili asla unutmadığım ve unutamayacağım her şey de o gün yaşanmıştı. Uzunca süre sohbet ettikten ve tavsiyelerini can kulağıyla dinledikten sonra nihayet zihnimizdeki karmaşa son bulmuş ve içimiz ferah bir şekilde vedalaşmıştık. Yanlış hatırlamıyorsam 5. katta bir daireydi. Biz merdivenleri inmiş ve apartman kapısından çıkmıştık ki balkonundan seslendi. Hava yağmurluydu ve şemsiyesini almamızı istiyordu. Bizim için bu bile çok ince ve fazlasıyla düşünceli bir davranıştı. Nasılsa bir gün bir stüdyoda karşılaşır ve ödünç aldığımız şemsiyeyi verirdik. Basamakları tekrar çıkarken konuştuklarımız bunlardı Yavuz’la. Neyse biraz daha artan bir saygı ve minnetle yeniden ayrıldık Hayri Ağabeyden. Daha sonra fark edecektik ki mesele şemsiye değildi. Muhtemelen bunun bilinmesini istemeyecektir ama şemsiyenin içine sıkıştırdığı birkaç banknot, bizim için sadece maddi değeri itibarıyla değil o anda doldurduğu boşlukla en azından benim asla karşılığını ödeyemeyeceğim bir değer ifade ediyor. Uzun zamandır kendisini arayıp soramadım. Hayıflanmam biraz da bundan. O iyi olsun, huzurlu olsun da uzakta olsa da varlığını bilmek yetiyor. Bilsin ki gıyabında iyilikle, güzellikle anılıyor… Kiminle konuşurken adı geçse hep hakkında iyi dilekler, içten dualar ediliyor.
Seni, sesindeki eşsiz samimiyeti, güzel gönlünden çıkan sözlerini ve hayatıma kattıklarını asla unutmayacağım Hayri Ağabey.
Eksik olma…
Artık hayatta olmayan ve üzerimde emeği olan, aynı stüdyo ve mikrofonu paylaştığım bazı büyüklerimi de anmalıyım: Payidar Tüfekçioğlu, Köksal Engür, Bedia Ener, Aktan Doğrar, Salahsun Hekimoğlu,
…
devam edecek…

Rahmetli Sungun Babacan ile…
‘Ağabey o kadar kaydımız oldu ama beraber tek fotoğrafımız yok.’ deyip çektirdiğimiz ilk kare bu.

Bu da galiba15 yıl kadar sonra…
2020 yılında NTV’de yine bir kayıt sonrası sohbet ederken. O’na dair hislerimi, anılarımı, hayatıma kattıklarını birkaç cümle ile ifade etmek mümkün değil. İsterseniz buradan daha ayrıntılı bir yazıya ulaşabilirsiniz…

Sungun Ağabey ne kadar Hollywood’un bütün jönlerine yakışıyorsa saygıdeğer Özlem Ersönmez de sesiyle Hollywood’un bütün güzel kadınlarıyla o denli eşdeğer. Daha ortaokul yıllarımda bu iki ses benim için bir elmanın iki yarısı gibi birbirini tamamlıyordu. TRT’de izleyip de etkilendiğim filmlerden sonra merakla seslendirenlerin isminin akmasını beklerdim. Bu iki ismi defalarca art arda gördüm ve dublaja dair merakımın ilk kıvılcımı böyle ateşlenmişti. Ankara’ya gidip tanışmayı çok istemiştim ama ilk ve tek karşılaşmamız İstanbul’da oldu. Hem de başrolünde yine bu iki ismin yer aldığı kendime ait bir proje olan sesli öykü ‘güz‘e sesiyle katkıda bulunmayı kabul edip beni onurlandırmış ve tarifsiz bir mutluluk vermişti. Hiç dersine girme şansı bulamasam da sadece kayıtlı işlerini izleyerek sayısız bilgi edindiğim bir hoca benim için… ve elbette fazlası… minettarım.

Bu meslekteki ilk öğretmenim. Canım ağabeyim Aydoğan Temel. Bu fotoğrafı kendi yazıp yönettiği bir tiyatro oyunun provaları sırasında çekmiştim. Ona dair söyleyeceklerim devam edecek…
…

Benim için sadece meslekî açıdan değil hayatın her alanına dair bilgelik ve kültürel derinlikle donanmış çok saygın bir usta Nüvit Candaner. Ondan öğrendiklerimi saymakla bitiremem. Tulum kayıt dönemlerinde Promay’da daha ilk repliklerimi söylerken beraber stüdyoda bulunabildiğim ve tecrübelerinden istifade edebildiğim için çok şanslıyım.

İşini icra ederkenki profesyonelliği ve mükemmelliği kadar insanlığına da büyük saygı ve sevgi duyduğum, bulunduğu seviyenin yüksekliği kadar tevazu sahibi sevgili Yetkin Dikinciler‘le bir kayıt sonrası. Onunla aynı işlerde yer almak ve birlikte çalışmak paha biçilemez…
devamı güncelleniyor…



















